Mezarlık
- Font size: Larger Smaller
- Hits: 3272
- Subscribe to this entry
- Bookmark
Hayatın yalnız hakikate açılan tek limanıdır mezarlıklar. Orada her şey susar, ve sadece hakikat konuşur; bütün kurguları/ zanları/hayalleri sukuta uğratan; âdemin ademliğini ve eşyanın fenâsını en esaslı anlatan kelime olarak kalıverir orta yerde “ölüm”. Mezarlıkların hakikate yelken açılan limanlar olması misali sen ki tabiatın limanısın eylül; yeni bir dirilişe yelken açan gemilerin demir aldığı. Kış bir gebeliktir, bahar bir doğum ve yaz şaşaalı sürüveren bir hayat. Güz hem bütün bu serencamın membaıdır hem de ebedi/nihai hakikati teybin eden bir münadi. Sen ki güz güzelisin içli/alımlı/naif/hüzünkâr… Kim ki seni sevmez nasibi yoktur hakikatten, âşıklar bezminde yeri yoktur, iddiası mesnetsiz, sözü boş ve sevdâdan behresiz.
Seni sevmek yürek ister, emek ister, bedel ister. Seni sevmek tüketmek için aranan bir “meta” nın cazibesiyle sermest olmak değil, hakikati aramak için çöllere revan olmak, pervane gibi ateşe yanmayı göze almak, kendi benliğinin süfli arzularından geçip hür/asûde/dingin bir ruha sahip olabilmektir. Ay ışığında buharlaşmaya teşne sığ bir su birikintisi olmaktan ziyâde çölde kaynayan bir göze olabilmektir. Seni sevmek yolu ve yürümenin kendisini sevmektir, varılacak menzilin sevdasında olanların sukut-u hayâl olacaktır esas menzili. Seni sevmek “mecnun” olmayı göze alabilmektir. Zira mecnun olmayı göze alabilen kim ise Leylâ onundur. Ve Leylâ hakikate açılan bir kapı, maveraya uzanan bir köprü, sonsuzluğa uzanan bir yoldur.
Şaban ÇETİN