İkinci Yeni'nin büyük üstadı Cemal Süreya tarık Buğra'yı şöyle tanımlıyor:
"Tarık Buğra mukaddesatçı da değil, ırkçı da değil. Nasıl bir sağcı? Konyalı kişi, kendi ilini Selçukya olarak görür; yalnız Cumhuriyeti değil, Osmanlıyı da tanımaz. Şöyle tanımlayalım isterseniz: Osmanlı katılığını özleyen kadife Seçluklu. En şair iki öykücü var: Sait Faik, Tarık Buğra. Yeni ve daha iyi bir Reşat Nuri ile Kemal Tahiri...
Ders özetleri ve deneme sınavları için tıklayın.
1. Dönem Ders Özetleri | 2. Dönem Ders Özetleri |
3. Dönem Ders Özetleri | 4. Dönem Ders Özetleri |
5. Dönem Ders Özetleri | 6. Dönem Ders Özetleri |
7. Dönem Ders Özetleri | 8. Dönem Ders Özetleri |
Facebook Grubumuza Katılıp Ders Çalışmak İçin Tıklayınız.
"Nereye gidersen git bulacağın aydınlık
Zihninin aydınlığı kadardır"

Biyografiler
- Subscribe to this category
- Subscribe via RSS
- 20 posts in this category
İkinci Yeni'nin büyük üstadı Cemal Süreya tarık Buğra'yı şöyle tanımlıyor:
"Tarık Buğra mukaddesatçı da değil, ırkçı da değil. Nasıl bir sağcı? Konyalı kişi, kendi ilini Selçukya olarak görür; yalnız Cumhuriyeti değil, Osmanlıyı da tanımaz. Şöyle tanımlayalım isterseniz: Osmanlı katılığını özleyen kadife Seçluklu. En şair iki öykücü var: Sait Faik, Tarık Buğra. Yeni ve daha iyi bir Reşat Nuri ile Kemal Tahiri...
Şeyh Gâlip
Mehmet Esad Gâlip 1757 yılında İstanbul'da doğmuştur. Babası, dönemin bazı vezirlerinin Divan katipliğini yapmış, tanınmış Mevlevi'lerden Mustafa Reşit Efendi'dir.
Gâlip ilk öğrenimini babasından almış, Tuhfe-i Şahidi yi okumuş ve değişik hocalardan Arapça ve Farsça öğrenmiştir. Ancak, düzenli ve sürekli bir öğrenim göremeyen Gâlip kendini, kişisel çabası ve yeteneği ile yetiştirmiştir. Eğitiminde özellikle Farsça öğrenmesinde ve Fars edebiyatını tanımasında Hoca...
Şeyh Gâlip
Mehmet Esad Gâlip 1757 yılında İstanbul'da doğmuştur. Babası, dönemin bazı vezirlerinin Divan katipliğini yapmış, tanınmış Mevlevi'lerden Mustafa Reşit Efendi'dir.
Gâlip ilk öğrenimini babasından almış, Tuhfe-i Şahidi yi okumuş ve değişik hocalardan Arapça ve Farsça öğrenmiştir. Ancak, düzenli ve sürekli bir öğrenim göremeyen Gâlip kendini, kişisel çabası ve yeteneği ile yetiştirmiştir. Eğitiminde özellikle Farsça öğrenmesinde ve Fars edebiyatını tanımasında Hoca...
ABASIYANIK, SAİT FAİK Yazar. 22 Kasım I906'da Adapazan'nda doğdu. Abasızoğullarından kereste tüccarı Mehmet Faik'in oğludur. Adapazarı Rehbcr-i Terakki Mektebi'ni, Bursa Lisesi'ni bitirdi. Bir süre İst. Üniversitesi Edebiyat Fakültesine devam etli. 1931'de İsviçre'ye iktisat öğrenimi yapmaya gitti. Oradan Fransa'nın Grenoble kentine geçerek, yabancı öğrenciler için açılan kurslara katıldı. (1933-34) 1935'te yurda dönerek bir süre Türkçe öğretmenliği yaptı. Babasının desteğiyle ticaret yapmaya çalıştı....
ABASIYANIK, SAİT FAİK Yazar. 22 Kasım I906'da Adapazan'nda doğdu. Abasızoğullarından kereste tüccarı Mehmet Faik'in oğludur. Adapazarı Rehbcr-i Terakki Mektebi'ni, Bursa Lisesi'ni bitirdi. Bir süre İst. Üniversitesi Edebiyat Fakültesine devam etli. 1931'de İsviçre'ye iktisat öğrenimi yapmaya gitti. Oradan Fransa'nın Grenoble kentine geçerek, yabancı öğrenciler için açılan kurslara katıldı. (1933-34) 1935'te yurda dönerek bir süre Türkçe öğretmenliği yaptı. Babasının desteğiyle ticaret yapmaya çalıştı....
''insanın birbirine bir daha, bir daha sarılmasına, bir daha, bir daha 'güle güle git! yolun da bahtın da açık olsun!' demesine izin vermezler. 'dur bir daha sarılayım! ver elini öpeyim!' dedirtmezler. alırlar böyle, koparırlar..bakakalırsın kapanan kapıya..o da döner bakar..ama kapalı..yanyanayken öpmek, bir daha, bir daha öpmek varmış gözlerini! kollarını genişten açıp, can cana bir daha sarılmak varmış...(Fakir Baykurt -Koca Ren )...
Keçecizâde İzzet Molla
İstanbul'da doğmuş, babasının ölümü üzerine akrabalarının yardımlarıyla öğrenimini tamamlamıştır. Çeşitli devlet görevlerinde bulunduktan sonra Osmanlı-Rus Savaşı aleyhtarı olduğu için sürgüne gönderildiği Sivas'ta ölmüştür.
Eserleri ve Edebi Kişiliği
Gülşen-i Aşk: Yaklaşık 300 beyitlik kısa bir mesnevi olan bu eserini İzzet Molla Galib'in Hüsn ü Aşk1mdan etkilenerek yazmıştır. Şeyh Galib'in Hüsn ü Aşkı gibi alegorik olan bu eserin de,...
Keçecizâde İzzet Molla
İstanbul'da doğmuş, babasının ölümü üzerine akrabalarının yardımlarıyla öğrenimini tamamlamıştır. Çeşitli devlet görevlerinde bulunduktan sonra Osmanlı-Rus Savaşı aleyhtarı olduğu için sürgüne gönderildiği Sivas'ta ölmüştür.
Eserleri ve Edebi Kişiliği
Gülşen-i Aşk: Yaklaşık 300 beyitlik kısa bir mesnevi olan bu eserini İzzet Molla Galib'in Hüsn ü Aşk1mdan etkilenerek yazmıştır. Şeyh Galib'in Hüsn ü Aşkı gibi alegorik olan bu eserin de,...
4.2. Ethem Pertev Paşa (1824-1873)
Erzurum'da doğmuştur. Söylemezoğullarından Mehmet Efendinin oğludur. 20 yaşma kadar babasıyla birlikte Anadolu'nun çeşitli yerlerini gezmiş, burada rastladığı kimselerden doğu kültürüne ve edebiyat kültürüne katmıştır. Babasının ölümü üzerine Trabzon valisi Abdullah Paşa tarafından himaye edilerek divan katibi olmuş bilahare mektupçuluğa tayin edilmiş, sonra Paşa ile birlikte 7 yıl çeşitli şehirlerde bulunmuş ve buralarda Fransızca öğrenmeye başlamıştır. Sonra elçilik katibi...
4.2. Ethem Pertev Paşa (1824-1873)
Erzurum'da doğmuştur. Söylemezoğullarından Mehmet Efendinin oğludur. 20 yaşma kadar babasıyla birlikte Anadolu'nun çeşitli yerlerini gezmiş, burada rastladığı kimselerden doğu kültürüne ve edebiyat kültürüne katmıştır. Babasının ölümü üzerine Trabzon valisi Abdullah Paşa tarafından himaye edilerek divan katibi olmuş bilahare mektupçuluğa tayin edilmiş, sonra Paşa ile birlikte 7 yıl çeşitli şehirlerde bulunmuş ve buralarda Fransızca öğrenmeye başlamıştır. Sonra elçilik katibi...
Enderunlu Fâzıl
Akka'da doğmuş, İstanbul'a getirilerek enderunda yetiştirilmiştir. Asıl adı Hüseyin'dir. Saray okulu olan enderunda çok iyi bir öğrenim görerek yetişen Fâzıl, zevk ve eğlenceye .aşırı düşkünlüğü, çapkınlığı yüzünden bir süre sonra saraydan çıkarılmıştır. Bundan sonra kendini kapıp koyuveren şair, 12 yıl kadar derbeder bir hayat yaşamış; sonunda bu durumunu anlatan kasideleriyle dönemin padişahı 111. Selim'in dikkatini çekmeyi başarmış ve kendisine...
Enderunlu Fâzıl
Akka'da doğmuş, İstanbul'a getirilerek enderunda yetiştirilmiştir. Asıl adı Hüseyin'dir. Saray okulu olan enderunda çok iyi bir öğrenim görerek yetişen Fâzıl, zevk ve eğlenceye .aşırı düşkünlüğü, çapkınlığı yüzünden bir süre sonra saraydan çıkarılmıştır. Bundan sonra kendini kapıp koyuveren şair, 12 yıl kadar derbeder bir hayat yaşamış; sonunda bu durumunu anlatan kasideleriyle dönemin padişahı 111. Selim'in dikkatini çekmeyi başarmış ve kendisine...
...
Dağcı 9 Mart 1921 de Kırım/Yalta/Kızıltaş löyünde doğdu. Yoksul bir ailenin çocuğuydu. Akmescit'te ilköğrenmini tamamladıktan ortaokulu da yine bu okulda tamamladı. Pedagoji enstitüsünde öğrenimine devam ederken patlak veren 2. dünya harbine katıldı. Savaşta Ukrayna Cephesindeyken Almanya'nın eline esir düştü. Savaş sonuna kadar esaret hayatı yaşayan Dağcı savaşın Almanların aleyhine sonuçlanması ile birlikte esaretten kurtularak müttefiklere sığındı. Savaştan sonra Londra'ya giden dağcı...
Dağcı 9 Mart 1921 de Kırım/Yalta/Kızıltaş löyünde doğdu. Yoksul bir ailenin çocuğuydu. Akmescit'te ilköğrenmini tamamladıktan ortaokulu da yine bu okulda tamamladı. Pedagoji enstitüsünde öğrenimine devam ederken patlak veren 2. dünya harbine katıldı. Savaşta Ukrayna Cephesindeyken Almanya'nın eline esir düştü. Savaş sonuna kadar esaret hayatı yaşayan Dağcı savaşın Almanların aleyhine sonuçlanması ile birlikte esaretten kurtularak müttefiklere sığındı. Savaştan sonra Londra'ya giden dağcı...
Aynî
Gaziantep doğumlu olan Aynî'nin asıl adı Hasan'dır, Hakkındaki bazı bilgileri Nazmü'l-Cevâhir adlı kendi eserinden öğreniyoruz. Bu eserde verdiği bilgiye göre 1790 yılında İstanbul'a gelerek şairler arasında kendini göstermiş ve Nakşibendi tarikatına girmiştir. Tezkirelerden bazıları (Ârif Hikmet ve Fatin Tezkireleri) ise Aynî'nin çeşitli devlet görevlerinde bulunduktan sonra İstanbul'da öldüğünü bildirirler.
Eserleri ve Edebi Kişiliği
Dîvân: Aynî'nin hacimli bir divanı vardır. Eser...
Aynî
Gaziantep doğumlu olan Aynî'nin asıl adı Hasan'dır, Hakkındaki bazı bilgileri Nazmü'l-Cevâhir adlı kendi eserinden öğreniyoruz. Bu eserde verdiği bilgiye göre 1790 yılında İstanbul'a gelerek şairler arasında kendini göstermiş ve Nakşibendi tarikatına girmiştir. Tezkirelerden bazıları (Ârif Hikmet ve Fatin Tezkireleri) ise Aynî'nin çeşitli devlet görevlerinde bulunduktan sonra İstanbul'da öldüğünü bildirirler.
Eserleri ve Edebi Kişiliği
Dîvân: Aynî'nin hacimli bir divanı vardır. Eser...
1787-1811 yılları arasında yaşamış, şiiri Namık Kemal tarafından " Alimane" şiir diye nitelendirilen; nesrindeki fikir doğruluğu ve ifade açıklığı ile Akif Paşa bu devrin, mühim bir divan şairi ve bilhassa kuvvetli bir nesir yazıcısıdır. Yanlış anlaşılarak, Avrupai Türk edebiyatının ( Tan.ed) bir müjdecisi sayılan Akif Paşa hakikatte Türk divan edebiyatının olgunluğu içinde yetişmiş bir edebi şahsiyet ve bu devrin son...
1787-1811 yılları arasında yaşamış, şiiri Namık Kemal tarafından " Alimane" şiir diye nitelendirilen; nesrindeki fikir doğruluğu ve ifade açıklığı ile Akif Paşa bu devrin, mühim bir divan şairi ve bilhassa kuvvetli bir nesir yazıcısıdır. Yanlış anlaşılarak, Avrupai Türk edebiyatının ( Tan.ed) bir müjdecisi sayılan Akif Paşa hakikatte Türk divan edebiyatının olgunluğu içinde yetişmiş bir edebi şahsiyet ve bu devrin son...